19.8.05

yali'nin sorusu



"neden siz beyazların bu kadar çok kargosu var, bunları yeni gine'ye neden getirdiniz ve biz siyahların kendi kargosu neden bu kadar az?"

gelirken yalnız yönetim şekillerini değil, yüzlerce malı da beraberlerinde adaya taşıyan beyazlara bu soruyu sorabilen yerlilerin olması şaşırtıcı değil. aslında şaşırtıcı olan, sıradan, normal ve çok sahici olan bu soruya rağmen dünyanın ve hayatlarımızın nasıl olup da bu kadar fazla 'şey'le tıkabasa dolu olduğudur.

ısrarla ve her fırsatta sorulan, neden şunu kullanmadığımı, neden bilmemneye sahip olmadığımı merak eden sorulara tek bir cevabım var: sebep? (- vizontele dünyayı evimize getirecek hanım. - sebep?) önce ihtiyaç yaratıp sonra pazarlayan bu dünyayı ancak kullanmayarak, sahip olmayarak, tüketmeyerek yoksayabiliriz. ikiyüzlü hayatlarda önce öğrenilmiş cümleler kuruluyor, ardından zamanı, modernizmi, şunu bunu bahane ederek yetişme çabası. nereye ve ne için olduğu bilinmeyen bir koşu..

beyoğlu'nun ortasından yavaşlatılmış çekimde geçiyorum, kafamda yali'nin sorusu. çevremdeki hızlandırılmış koşuya hergün yenileri katılırken benim sorum bu kalabalığın ortasında olmayı da kapsıyor bazen: sebep?