7.7.06

'metnin hazzı'



okuma
"geçmişin yapıtlarını uykudan uyandırmak için, bu yapıtları yazıldıkları dönemin okuma biçimlerine yeniden yerleştirmek kadar şaşırtıcı başka bir şey yoktur. sophokles 'in, bir cep kitabı formatında elimize ulaşan trajedisini gözlerimizle takip ederek, sıkıcı bulduğumuz bölümleri atlayarak hızlı bir şekilde okuduğumuzda, bu metin artık bütünüyle soyut bir metne dönüşür, tüketilmesi sürecinde bedenimizle hiçbir bağlantı kurmaz.
IV. yüzyıla kadar (aziz augustinus dönemi) durum tamamen farklıydı: eskilerin sadece yüksek sesle okuyor oldukları düşünülüyor, ya da en azından kısık bir sesle, fısıltı gibi; ama her zaman için -önemli olan da buydu zaten- metni telaffuz ediyorlardı: böylece metin kaçınılmaz bir şekilde yutaktan geçmek zorunda kalıyordu, gırtlaktaki kaslardan, dişlerden, dilden geçiyordu, kısacası bedenin kaslardan, kandan, sinirlerden oluşan dokusuyla birleşiyordu.

sorunu biraz daha geriye doğru götürelim: eskiler nasıl yazıyorlardı? euripides 'i, trajedilerini yazarken görebiliyor musunuz? hiç şüphesiz aristophanes, onun bu etkinliğine gerçeklikten uzak duruşlar katmıştır, ama yazı o dönemde bugünkü kadar tekbenci değildi: yaşlı plinius 'un bir okuyucusu (yunanlı) ve bir de yazıcısı (latin) vardı. etrafı bu iki eklentiyle çevrili olarak (bunların birer protez olduğu da söylenebilir), bir yandan yemek yerken bir yandan da okuyup yazıyordu: içselliğini, kutsallığını bu kadar kaybetmiş başka bir şey olamaz. aynısı cicero için de geçerliydi: çok hızlı yazardı (elinde tuttuğu tabletleri kullanırdı yazı için), ve yazıcı da kitabı kopyalardı: metin, yazıldığı andan itibaren apaçık bir dışsallığa adanıyordu, şöyle söylemek geliyor içimizden: iffetsiz bir dışsallık. çünkü bizim bugünkü yazımız, yalnız başına üretildiği için, bir tür içsellik taşıyor, bir tür gizlilik, sapkınlık ya da duruma göre evle kurulan bir bağlantı. bence, bir kişiyi yazı yazarken izlemek kadar ölçüsüz bir davranış yoktur: bunun da ötesi, bu kişiyi dudaklarını hafifçe kıpırdatarak kitap okurken izlemek olurdu. sade, bu sahneyi kaçırmıştır (ona göre fazla yumuşak bir sahne): alçak sesle kitap okuyan bir kişinin dudaklarında telaffuz edilmekte olan metni yakalamak, sergilemek. geçmişin bu erotizminin bugün yaşaması olanaksızdır: okuma ve yazma artık gizlenen etkinliklerdir."

roland barthes
yazı üzerine çeşitlemeler/metnin hazzı - YKY
türkçesi: şule demirkol