23.8.06

sadece onur



o, 'lüzumsuz konuşmaya ne gerek var' diyen, içinin zenginliğini başka araçlarla duyuran bir çocuk. işiten kulaklara.

o, annesi yemek yaparken birazcık söylenince, 'sevgiyle yapmıyosun!' diyerek yemeyip aç yatan, lise yıllığında bir arkadaşına 'onu bozacak birini tanımıyorum' dedirtecek sağlamlıktaki onur.

o, arkadaşlarının 'sınıf artık eski sınıf olmayacak!' dediği, koşup gelen hocalarının, 'hakkında kötü tek laf söyleyecek birini bulamazsınız!' diye gözyaşı döktüğü, 'saygıyla espriyi bir arada yaşatabilen' yetenekli delikanlı: onur ünal..
***
nesli tükenmiş insanların yetiştirdiği, herkeste huzurlu bir iz bırakan sevgili onur, canım kardeşim. üniversite okumaya geldiğin, okulu bitirince ayrılmayı düşündüğün şehirde, basit mi basit bir nedenle hayatında ilk kez kaldığın bir otel odasında gidiverince bir anda buralardan, yerel gazeteler senin için 'kahreden kayıp' manşetleri attı.

ben, kimselere elletmediğin bilgisayarını açıp buzdağının görünmeyen kısmını görmeye çalıştım. okul ödevlerine baktım, en çok dinlediğin müzikleri dinledim, eski defterlerdeki karikatürlere bakıp, sınıfta yaptığınız doğaçlamaları seyredip güldüm. tatile gitmeden önce evde, salonda, odanda kendi kendine çektiğin onlarca fotoğrafa bakıp kafandan geçenleri hissetmeye çalıştım. sevgili annenle-babanla birlikte bilgisayara, senin şu kimsenin söylemeden geçemediği gülen gözlerine baktık.

kahrolduk, doğrudur.
***
cumartesi akşamı seyrettiğim bir haberin etkisiyle 'denizde kararti var'ı yazarken fazladan bir üzüntüyle ağlamaklı olup, 'kendin yazıp kendin duygulanıyosun!' diye söylendiğim saatlerde bulmuş babası onur'u. ben burada 'genç çocuklar sularda yitip gitmesin' derken, o, hazırlayıp giremediği su dolu bir küvetin yanıbaşında çoktan terketmiş buraları. 'cesetlerinin yakışıklı filan olması gerekmiyor!' diye yazıp ağlarken o orada bütün yakışıklılığıyla duruyormuş boylu boyunca. 'onları bırakmayın gitmesinler!' gecikmiş bir feryatmış. hayatın boktan cilvelerinin garip rastlantıları...
***
bu yazı da, ablasının onur'a yaktığı ağıt olsun. bildiği tek yöntemle ama bu kez kendi yazdıklarına ağlamaktan utanmadan...

-----------------------------------------------------------------------------------------------

eskişehir sakarya gazetesi
onur'un çok az kullanabildiği sayfası