9.5.06

sıraya dizdin bizi zaman



tam da yeni dönmüşüm , ısınmaya çalışıyorum, kafamda sakince sıraya koyuyorum herşeyi derken...
***
6 mayıs'ta 'bugün günlerden deniz, yusuf, hüseyin' diye bir yazıya başlıyorum, küçük bir kızken gazeteyi alıp eve ağlayarak dönüşümü filan hatırlayıp. nasıl hiçbir anlam veremediğimi, bu yüzden de çok korktuğumu, çok öfkelendiğimi... yanlış bir tuşa basıyorum, yazı uçuyor. ilk defa başıma geliyor, vardır bir hikmeti diye vazgeçip kalkıyorum masadan.



gidip televizyonu açıyorum, alttan atıf yılmaz' ın ölüm haberi geçiyor. aylar önce duyduğum hastalık haberi, bir ay önce yolda, biraz çökkün yürürken görüşüm.. 'siz devam edin, ben biraz dinlenicem.' mi dedi acep?

'sevgi neydi, sevgi emekti' sahnesinde nasıl olup da her seferinde ağlamayı başarıyorum acaba diye düşüncelere dalıp iyice dağılıyorum. kaybolan yazıdaki duygu ve o günün hatırası çok uzak görünüyor gözüme birden. 'ah güzel istanbul'u seyretmek istiyorum nedense. iki gün önce 'demokrasinizi sevsinler' diye birşeyler yazmayı düşündüğüm geliyor aklıma. iki kıçıkırık vapur şeysi çiziktirip sahnelenen acıklı farsı düşününce içim sıkışıyor. 'daha önce söylemişim ya söyleyeceğimi, daha ne diyim!'. filmde vapurlar da geçer arkadan, iyi olur. uyukluyorum.



sonra, bir kez daha 'gülünün solduğu akşam' oluyor. uzaklaştım sandığım anlar yeniden yanıbaşımda. yorgunum.
***
ertesi gün, 7 mayıs, bir arkadaşımın doğum günü. bu sayfaları okur, sever, lâkin çok da doğru bir saptamayla biraz 'ağır' bulur. 'tamam aşk da yazıcam söz!' demişim, ama ufukta görünmüyor. hazır hıdrellez, buradan ona kırlar dolusu çiçek göndereyim bari diyorum. neşelenelim.



akşam doğum günü için toplaşıyoruz cümbür cemaat. yavaşça esrikleşen kafalar, birbirimizi sevdiğimizi içtikçe daha rahat söyleyişimiz, dokunuşumuz.. gece boyu her gittiğimiz yerde duman'ın parçasını çaldırıyoruz avaz avaz. gece, sarılıp zıplayarak söylediğimiz bu şarkıyla bitiyor. aman aman...

nereye gider başını alıp sorarsın
kimbilir durmadan nasıl susarsın
bilmeden boşuna atıp tutarsın
su gibi akıp geçer zaman

hep kaçıp yeni bir adım atarken
dibine kadar çileye batıp çıkarken
içine atıp atıp yoluna basıp giderken
su gibi akıp geçer zaman

gezdin tozdun aman aman
sazdın sözdün aman aman
giderek üzdün bizi zaman

yazdın çizdin aman aman
incecik izdin aman aman
sıraya dizdin bizi zaman

vallahi ben neşeli şeyler yazmak istiyorum aslında!