16.9.08

araf



gitmekle kalmak
sevgiyle öfke
teslim olmakla olmamak
kendinle diğeri
delirmekle akıl
dünya ile rüya arasında bir yerlerde..

-----------------------------------------------------------
not: resimde görülen, camille claudel'in oto-bedeni..

7.9.08

ışık, gölge, hareket



aya irini yaz akşamlarının büyülü mekânıdır. neden orada olduğunun ne önemi var? gece yarısı, şehrin ortasında altından geçmenin ürperttiği ağaçlar, topkapı sarayının gölgesi.. insanın cariye olası gelir.. salına salına, ışıksız, gürültüsüz, fısıltılarla dolaşmak istanbul'un silüetinin tam ortasında.

içerde, geçmiş yaz akşamlarının anıları. büyüsüne kapılıp yaslanarak leyla gencer'i dinlediğim şu önlerdeki sütun. kuşlar artık uçmuyor mu?

konser ışıkları, ses düzeni, adeta ur gibi bu kadim atmosferde. akustik ve yankı ve fısıltılar arıyor kulaklar. ışıkların değişimine ihtiyacı yok ne müziğin, ne de kubbelerin..

hassan hakmoun, müzik yapmanın herşeyin üstüne çıktığını anlatıyor her hâliyle, tamamdır. kıskanmamak zor. ilk kez birlikte çaldığı bir diğer kara adamın önüne diz çöküveriyor. seyirci katılamasa da onlar bir zikrin parçası. sonunda biraz da çağrıyla dansa katılmak isteyen istanbul'un turistlerine 'bodyguard' müdahalesi. mekân uygun olsa, sabaha kadar sallanılacak bir müzik, birlikte kafa çekilebilecek bir adam.

dışarda geceyi gereksizce delen ışıklara arkanı dönüp kısa bir yürüyüşte ağaçların şemsiyesi yine.

arada bir gelmeli.

-------------------------------
not: alvin aaley'i izlediğim zaman dansçı olmaya karar vermiştim. yeterince cesur olmadığım için hayıflanmak üzere onları görmek isterim bu ara. bir de, losing my religion günlerinde oralara giden bir arkadaşıma, 'bana onu getir' dediğim adam ve saz arkadaşları var ziyaret edilecek. yeter bunlar uzunca bir süre için.