12.9.05

küfür etmesini de biliriz



tarihlerle aram pek iyi değil. günü geldiğinde farkediyorum doğum günlerini, yıldönümlerini, çağ dönümlerini. hatta kimi zaman, günü geçtikten sonra. önceden tedbir alınması gereken bir durum yok allahtan, olsa olsa birileri güceniyor, bazen ben hayıflanıyorum. ama hem kişisel tarihimde yeri olan, hem de herkese değip geçmiş durumlarda karışıyor işler. eylül'ün ilk haftasından sonra geri sayım başlıyor topluca, unutmak mümkün değil. 8, 9, 10, 11, 12.

herkesin hemfikir olduğu gibi aslında hiç aklımızdan çıkmayan, ya da hiç yaşanmamış gibi davrandığımız için tamamen aklımızdan çıkmış görünen ve '25 yıl geçti üzerinden.' cümlesinin bile soru işaretli olduğu bir durum. sadece bir günden bahsetmiyoruz. bir kuşağın tam ortasında kaldığı, önceki ve sonrakilerin de nasiplendiği bir yangın. birileri bu kadar çok gökyüzüne bakıyor, hep ışıklı evlerde oturmak istiyor, kendini sokaklara atıveriyorsa sebebi var.

dedim ya, yıldönümleriyle işim olmaz pek. söyleyeceklerim de çoğunun yanında pek cılız kalır zaten. bir ara, belki bir nisan günü, benim 12 eylül'ümü yazarım, yaz ortasında kar yazısı yazar gibi.

bitirmek için gaye boralıoğlu'ndan ödünç satırlar: "ama yine de... atlatabilmeyi, yeniden düze çıkabilmeyi, yüzebilmeyi, aynı anda ileriye, geriye, aşağıya yukarıya bakmayı becerebilirim. ve ayrıca gerektiğinde küfür etmesini de iyi bilirim."