
ve de halt ettiğimizi hep beraber gördük. hangi parçayla başlayacağı tahminlerinde hiç akla gelmeyen o güzelim şarkıya başlar başlamaz farkederek üstelik:
zaman sevmek için çok geç, uyumak içinse erken...
aynı yumuşaklık ve aynı güçteki bu ses!
yıllardır o malûm saatlerde arada içimden tekrarladığım bu sözler!
biz mi bekledik, o mu geldi? kimi zaman tam yerine oturan o klişe laflardan birindeki gibi.. eski bir sevgiliyle karşılaşmıştık, lamı cimi yoktu.
ilhan irem tahminleri kökünden sarstı, geçmişine ayrım yapmadan sahip çıktı. lady d'arbanville' i söylemek istemeyen cat stevens örneğiyle zehirlenmişiz azıcık, şaşırdık. biz onu tanımadan önce uludağ'da otellerde şarkı söylerken ilk ezberlediği italyanca şarkıya kadar gitti, sazlıklardan havalanan ördeği hiç de küçümsemediğini, onu bis parçası olarak ayırarak gösterdi. bazı şarkıları söylemeye doyamayıp, sonlarını tekrarladı. cidden çocuk gibiydi.. o mu kaldı geçmişte, biz mi gittik yanına, bilemiyorum?
***
kendimi de katmama bakmayın, konser hakkındaki varsayımlarım bir yana, geçmişten bugüne herşeyini severim, müzikaliteden hiç uzaklaşmadığını bilirim. ama düşünce ve ruh dünyasının aslında 20'li yaşlarından beri aynı yere yöneldiğine, sözlerinde ve müziğinde ve şarkı söyleyiş tarzında başından beri aynı dertlerle cebelleştiğine tam olarak uyanmam için iki saatte hepsini birden dinlemem gerekiyormuş.
o, hoşçakalın deyip sahneden gidiyormuş gibi yapıp, 'bir sürpriz var' diye semazenlerle ve yeni albümünden söyleyerek geri dönerek, 'o geçmişti, bu gelecek!' demeye getirse de, sahnede, rocker ruhu da sahiplenen bir adam vardı.
sahnede, yaptığı her şeyi seven ve sevildiğini bilen iyi bir besteci, söz yazarı ve şarkıcı vardı.
sahnede hayatımızın fon müziklerinden biri vardı.
iyi geldi.
-----------------------------------------------------------------------------------------------
edit: son albümden 'yılan ısırığı' çok iyi. kuvvetle tavsiye edilir.