25.9.05

şiddetin binbir yüzü



iki yüzlü burjuva ahlâkından konuşmaya başladık madem, biraz ordan sürdürelim düşünmeyi. düşünmek dediğim de soru sormak aslında. sorular birden üşüşür insanın kafasına bilirsiniz.

erkekler neden tacizi, tecavüzü anlamak için ille 'bizim de anamız, bacımız var.' demek ihtiyacını duyuyorlar, onların tecavüze uğrama ihtimalleri hiç yok mu? hayatta hiç bir şeyden ibnelikten olduğu kadar korkup çekinmezken bunu sadece bir kadınlık sorunu olarak anlayıp kendilerinden bu kadar uzak sanmasalar yine böyle mi olurdu herşey?

aile sevgisi sadece kendi kızını sevmek, karısına sahip çıkmaksa, herkes yalnızca kendi ailesini korumak için kaplan kesilip diğerine salyalarını akıtıyorsa bu nasıl bir kutsal ailedir ve biz buna neden saygı duymak zorundayız? aynı adamlar hem küçük kızların istemeden çekilmiş çıplak görüntülerinin peşine düşüp geceleri marka kravatlarını gevşetip, hem her fırsatta karılarını nasıl da hiç dövmeyip başlarının tacı yaptıklarını anlatıp sırıtarak nasıl hiç durmadan konuşabiliyorlar? nasıl bu kadar çok konuşabiliyorlar ve nasıl oluyor da torunu yaşındaki bir kıza neredeyse 'hiç zevk almadın mı?' tonunda sorular sorabiliyor şu karısını çok seven adamlardan biri? karşılarında hep elpençe divan durulması gerektiğine ne kadar çok inanmışlar ki, sadece kendini koruyan birinin başını dik tutmasına bile tahammül edemiyorlar?

diktatörlerle bile sırıtarak konuşan surat ilk kez yamuluyor. ve günlerdir bir haber merkezinin çalışanları, bırak zaten yapmaları gerekeni yaparak görüntüleri kesmeyi, işi gücü bırakıp, patronlarına cevap vermeyen -ya da gereken cevabı veren- kızdan intikam peşine düşüp zekice olduğunu sandıkları dokundurmalara devam ediyorlar.. bıçaklamaya..

medyanın rolüymüş! kimsenin böyle sanal çerçevelerin içine girerek ya da girmeyerek kurtulamayacağını biliyoruz. suç da ceza da bireysel, günah da, sevap da.. önceki yazıdan devam ederek bitirelim. herkes kendi hayatına baksın bi zahmet..

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Görüşlerinize kısmen katılıyorum ve kısa bir fikir eklemek istiyorum.İkiyüzlülük konusunda şunu söyleyebilirim;Erkekler evlenmeden önce eldeğmemiş birini isterlerken şöyle 35 yaş civarına gelince yataklarında orospu istiyorlar çünkü artık seks hayatı monotonlaşmıştır.Ancak yıllarca bastırdıkları kadınlıklarıyla eşleriyle uyumsuzluk yaşamaya başlarlar ve hemen ellerinin kiri!!! olduğundan dışarıya kaçmaya başlarlar.Bu erkeklerin ikiyüzlülüğü iken kadınlarda kendilerine baktırdıkları sağmal bir ineğin verdikleriyle erkeklerin yaptıklarına gözyummaktatadır.Tabi bu genelleme olarak söylenecek şeyler değil muhtemelen ama benim çevremde çok örneği var bu tip ilişkilerin.Yani al gülüm ver gülüm meselesi.Yani ikiyüzlülük türk insanı için (en azından birkısmı)yaşama ce geçinme meselesi olmuş.Güzel yazılarınız için teşekkürler.Saygılar

cumartesi dedi ki...

gökhan merhaba, ikiyüzlülük derken cins ayrımı yapmadığım anlaşılıyor sanırım. bu sefer konu gereği erkeklere daha çok değiyorsa, okumaya devam ederseniz gerektiğinde iğnenin, çuvaldızın nerelere battığını görürsünüz. meselelerin 'kadın/erkek' başlığı altında konuşulmasının da, konuşulma biçiminin de bu sahtekarlığa hizmet ettiğini düşünüyorum. bu yüzden de doğrudan bu konuya ilişkin yazacağımı sanmam. ama hayat bazen çok dayatıyor, belli olmaz..
son olarak, dünyanın bu en temel sınıf ayrımının yükünü 'türk insanı'nın sırtına yüklemesek diyorum. malum dünya büyük. selamlar.