22.10.05

...



bilgiye ulaşmanın zorluğunu ve hatta kimi zaman imkânsızlığını biliyoruz. ama, en azından 1999 depreminden sonra bu konuda nasıl bombardımana tutulduğumuzu bir hatırlayalım. uzmanları, neredeyse azarlayarak sorguya çektik bütün bu yıllar boyunca, yok büyüklük nedir, yok şiddet nedir filan diye. adamlar, aynı şeyleri tekrar etmekten bitap düştüler, bu kadar çok konuşulup hiç bir şey anlaşılmamasına bir anlam veremiyorlar gördüğüm kadarıyla. aykut barka'nın duvarlar karşısında çaresiz kalıp çekip gittiğini söylemek pek yanlış olmaz herhalde. gerekli gereksiz detayları öğrenip bilgiç bilgiç birbirine satanlar, 'saat 3'te deprem olacak!' telefonlarıyla sokaklara döküldü. hemen hemen bütün bir şehir!

sınıf farklarının ortadan kalktığı durumları severim. cahil diye onu bunu aşağılayıp, kullandıkları teknolojik oyuncakların gazıyla kendini 'gelişmiş' sananların, tek bir cümleyi -deprem önceden tahmin edilemez!- hâlâ ve ısrarla anlamayıp çoluk çocuk parklarda sabahlamalarında, anlayana çok ders var. kabul etmek gerekir ki, insanoğlu/insankızı aslında çok yavaş evrim geçiriyor. bir küçük travmayla darmadağın olmasına, fotoğraf çekebilen cep telefonlarının yapacağı bir şey yok! olup olacağı diyalogumsu monologlar: 'sen de korktun mu? evet, ben de korktum!' 'anlayış olarak pakistan'dan bir farkımız yok' diye feryat ediyor bir deprem uzmanı. içinde biraz oraları küçümseyen bir vurgu olsa da, bu düşüncenin yanına bile yaklaşmak istemeyenlere iyi bir hatırlatma.

bu arada telefon demişken, bir küçük not: keşmir'de, fotoğrafta görülen sınırın iki tarafında kalan aileler 16 yıllık yasaktan sonra ücretsiz bir telefonla birbirlerinin sesini duydular geçtiğimiz günlerde. yüzlerindeki ifade, herkesin eşit olduğu yerin tarifi gibiydi.

2 yorum:

Ali Işıngör dedi ki...

Son paragrafınız, son zamanlarda bana en dokunan cümleler oldu. Sibel Hanım, sizi sanırım linklerime eklemenin zamnı geldi de geçiyor bile...

cumartesi dedi ki...

okunmak da yeter, teşekkürler. haber ntv'deki ve insan programından.. bir not eklemem gerekirdi sanırım.